Oyun ve oyuncu üstünlüğü net bir şekilde görülen Giresun’a karşı kazanmış olmak, hem güzel hem dikkat çekiciydi.
Göksu’nun spekteküler golü de! Yaptığı koşu ve kafa vuruşu ligin en güzel golleri arasında yer bulacaktır muhakkak.
Hakkını yemeyelim: Belki kolay bir vuruş ile geldi beraberlik golü Muhammet Beşir’in. Ama asisti sahibi Halil İbrahim’i görmezden gelmeden olmaz.
Şık bir çalım ile rakibi eksilterek attığı nokta pas da, akşamın en güzel hareketlerinden biriydi tartışmasız.
Düşündürücü ama, Samsunspor’un zaten ofansif manada anlatabileceği başka bir hikayesi olmadı maçta.
Bolca pas hatası ve kalesini cansiparane bir şekilde koruma gayretinden öte…
Kendi yarı sahasından çıkamadı bile bazı bölümlerde,duvar tenisine dönen maçta karşılama gayretinde olan taraf oldu hep.
Oyunun durduğu anlarda soluklanabildi ancak. Kabul edilmeli ki, onun için sakatlıklara bile sığındı! Hem soluklandı… Hem de rakibin tempoyu arttırmasının önüne geçti bu şekilde.
Maalesef, hem de bir iç saha maçında…
Rakibin baskısını kıramadı, çünkü topa hakim olamadı hiç.
Her kazandığı topu çok çabuk kaybetti. Sonrasında ise her kaybı, yeni bir sorun olarak karşısında buldu.
Sahada sanki bir sıklet farkı vardı.
Belki konuk ekibin girdiği pozisyon sayısının fazlalığına direkt yansımadı sahadaki genel görüntü…
İki stoper Hasan ve Abdulkadir’in ekstra efor, çaba ve konsantrasyonlu oyunlarından kaynaklıydı öncelikle bu.
Her deliği kapama gayret ve başarıları ile…
Duvar ördüler…
Yunan kaleci, Sifakis de!
Güven vericiydi. Belki ekstra top kurtarmadı ama güven vericiydi. Oyunu soğuturken de, tecrübeye yönelik net mesajlar verdi.
Aynı Samaras gibi…
Kaliteye dair sahada farklı duran bir isimdi. Ama şimdi değil de keşke; 3-4 yıl önce görebilmek mümkün olsaydı kendisini.
Daha fit bir dönemde…
Geçmişin sermayesi ile yapabilecekleri ancak bu kadar!